Free Porn
xbporn

https://www.bangspankxxx.com
Ana Sayfaİslam’da Sosyal Hayatİslam'da Tebliğ ve Misyonerlik

İslam’da Tebliğ ve Misyonerlik

Misyonerlik, yaygın olarak Hristiyanlık için kullanılan bir terimdir. Dini yaymak için yapılan sistematik faaliyetler anlamına gelir. Hristiyan inancında bu oluşumun kaynağı Yeni Ahit metinlerine dayandırılmaktadır.[1] İslam’da misyonerlik yoktur. İslam kaynaklarında dinin yayılması ‘tebliğ’ ile sağlanmıştır.[2]

Bazı toplumlarda tebliğ ve misyonerliğe aynı anlamlar yüklenmiştir. Her ikisi de dinine davet etmek gayesinde olsa da aralarında bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Hristiyan misyonerliği ve İslam tebliği arasındaki bazı farklar şunlardır:

  • İslam’a tebliğde, sonuç almak amacıyla ilkelerden ödün verilmez. Misyonerliğin kurucusu kabul edilen Pavlus, misyonerliğin nasıl yapılacağını şöyle tanımlar; “Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim kutsal yasanın denetimi altında olmadığım halde yasa altında olanları kazanmak için onlara yasa altındaymışım gibi davrandım. Tanrı’nın yasasına sahip olmayan biri değilim, Mesih’in yasası altındayım. Buna karşın yasaya sahip olmayanları kazanmak için yasaya sahip değilmişim gibi davrandım. Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp edip bazılarını kurtarmak için herkesle her şey oldum.”[3] Tebliğde burada bahsedilen yöntemler kullanılmaz. “Ne yapıp edip” ifadesi ‘mecbur bırakma’ olarak da algılanabileceği için İslam’la bağdaşmaz. Bakara Suresi’nin 256. âyetinde yer alan “Dinde zorlama yoktur.” ifadesi, İslam’a girmeyen kişilere baskı ve zorlama yapılamayacağını göstermektedir.
  • Misyonerlikte yalnızca bunun için özel eğitilmiş bir grup insan bu misyonu yüklenmekte ve dine davet etmektedir. İslam’da ise İslam’a ve iyiliğe davet, kötülükten sakındırmak görevi (tebliğ) belli bir gruba değil her Müslümana[4] emredilmiştir.

Kendi içlerinde birçok farklılıklar teşkil eden misyonerlik ve tebliğ İslam’a göre tamamen ayrı değerlendirilmektedir.

Allah, katı ve kaba bir üslupla davrananların etrafında kimsenin kalmayacağını bildirmiştir.[5] Ayrıca tebliğcinin takınması gereken üslup da ayrıntılı olarak Kur’an’ın pek çok ayetinde öğretilmiş; güzel söz[6], uygun ve olumlu söz[7], dengeli söz[8], sağlam ve doğru söz[9], hoş söz[10], yumuşak ve faydalı söz[11], saygılı söz[12], açık ve etkili söz[13] ve kolaylaştırıcı söz[14] olarak detaylandırılmıştır.


[1] Matta, 28/19-20; Markos, 16/15; Resullerin İşleri, 1/8
[2] Maide/99
Hz. Muhammed (s.a.v): “Benden bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız!..” (Buhârî, Enbiyâ, 50; Tirmizî, İlim, 13/2669; Dârimî, Mukaddime, 46; Ahmed, II, 159, 202, 214)
[3] Korintoslulara Birinci Mektup, 9/19-22
[4]  “Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. (Âl-i İmrân sûresi, 104)
[5] Al-i İmran/159.
[6] İsrâ/53; Bakara/83.
[7] Bakara/263.
[8] En’am/112.
[9] Ahzab/70.
[10] Hac/24.
[11] TâHâ/44.
[12] İsrâ/23.
[13] Nisâ/63.
[14] İsrâ/28.