Free Porn
xbporn

https://www.bangspankxxx.com
Ana SayfaKritik SorularAllah’ın Her Şeyi Biliyor Olması İnsanın İradesini Etkiler Mi?

Allah’ın Her Şeyi Biliyor Olması İnsanın İradesini Etkiler Mi?

Allah geçmiş, şimdi ve geleceğin bilgisine sahiptir.[1] Allah’ın bu bilgiye sahip olması, bu zaman çizgisi içerisinde olacaklar hakkında bir değişiklik sebebi değildir. Çünkü bilmek ile yapmayı tercih etmek farklı şeylerdir.

İnsan, güneşin hangi saatte doğup, hangi saatte batacağını bilmektedir. Ancak insanın bunu bilmesi, güneşin doğması ve batması üzerinde etkisi olduğu anlamına gelmemektedir. Aynen bunu gibi Allah’ın her şeyi biliyor olması da insanın iradesini etkilememektedir. Allah bildiği için insan tercih etmemektedir. İnsan tercih ettiği için Allah bilmektedir.

Allah, insanın tercih ettiklerini yaratmaktadır. Nitekim her insan kendi tercihlerinden sorumludur: “Her insanın işlediği amel çizelgesini boynuna taktık. Mahşer günü onun karşısına, dünyada yapmış olduğu her şeyin bir bir kaydedildiği ve önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız. ‘Oku bakalım, tercih ve eylemlerinle yazmış olduğun kitabını. Bugün kendi hesabını görmek için bizzat kendi vicdanın yeter sana!’ denilecek.”[2] Hiç kimse de bir başkasının günahını yüklenmeyecektir.[3]

İslami literatürde Allah’ın yarattıkları ile ilgili planını[4] ve tabiatın işleyişini[5] gerçekleştirmek üzere kader kelimesi kullanılmaktadır. Kader, ikiye ayrılmaktadır: ıztırârî kader, ihtiyârî kader.

Iztırârî kader, insanın seçim hakkının olmadığı; insanın iradesi dışında yazılmış olan kaderdir. İnsanın cinsiyeti, görüntüsü, doğduğu aile ve ülke, bir takım imkân ve sınırlılıkları ıztırârî kaderin konusudur. İhtiyârî kader ise insanın kendi iradesiyle tercih ettikleridir. Örneğin, insanın evlendiği insanı seçerken belli özelliklerine dikkat ederek bu tercihi yapması ya da hangi işyerinde çalışmak için başvuruda bulunacağı ihtiyari kaderdir. Allah’ın bu kişiyi veya bu kurumu biliyor olması, insanın tercihi üzerinde zorlayıcı değildir.


[1] Enam, 73.
[2] İsra, 13- 14.
[3] Fatır, 18.
[4] Abdullah b. Ömer (r.a.) anlatıyor: Bana babam Ömer b. el-Hattâb şunları anlattı: Bir gün biz Hz. Muhammed’in (sav) yanındayken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuğa dair hiçbir belirti yoktu ve bizden de kimse onu tanımıyordu. Peygamber’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine yaslayıp ellerini onun uyluklarının üzerine koydu… “Bana iman hakkında bilgi ver.” dedi. Hz. Muhammed şöyle buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.” Müslim, Îmân, 1.
[5] Ra’d, 8; Furkan, 2.