Free Porn
xbporn

https://www.bangspankxxx.com
Ana Sayfaİslam İnanç EsaslarıAllah’ın Her Şeyin Sahibi Olması

Allah’ın Her Şeyin Sahibi Olması

Kur’an- ı Kerim, her şeyin sahibinin Allah olduğunu ifade eder.[1] İnsana verilenler ise emanet hükmündedir. İnsanın bu emanete nasıl davrandığı ise imtihanın kendisidir.[2]

İnsan, hayatı boyunca bazı şeylerin sahibi olduğunu düşünür. Oysaki Kur’an-ı Kerim, evrenin asıl sahibin Allah olduğunu ve insana verilenlerin ise emanet olduğunu açıkça belirtmektedir: “Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O’nun her şeye gücü yeter.[3]Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği şeylerde sizi denemek için kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O’dur. Şüphesiz rabbinin cezası çok çabuktur; yine O’nun bağışlaması ve rahmeti boldur.”[4]

Bir şeye sahip olmak, o şeyde istediği gibi tasarruf etme (kullanma) imkânının olması demektir. Mesela bir kâğıdın sahibi, kâğıdın bedelini ödeyen kimsedir. Çünkü sahip olmak istediği şeye karşılık bir ücret vermiştir. Bu kâğıt üzerinde istediği gibi tasarruf hakkına sahiptir. İsterse yırtar, isterse yakar, isterse de üzerine yazı yazar. Hiç kimse de bu kullanımından dolayı eğer bir başkasının hakkına engel olmuyorsa kendisine hesap soramaz. Çünkü kâğıdın sahibi, bu kâğıt için bir bedel ödemiştir.

İnsan ise sahip olduğu nimetler için bir bedel ödememiştir. İnsan akıl nimeti için, nefes alıp verebilme, görebilme, koklayabilme gibi nimetler için bir bedel ödememiştir. İnsanın bu nimetler üzerinde bir hâkimiyeti de yoktur. İnsanın yürümek istediği zaman tek yapabildiği adım atma komutunu vermesidir. Ancak insan, kasların her bir hareketi üzerinde irade sahibi değildir. Oysa insanın bir şeye sahip olabilmesi için o şey üzerinde sorgusuz sualsiz hâkimiyet kurabilmesi gerekmektedir.

Allah, insana bu ve benzeri sayısız nimeti vermiştir. Ve bu nimetler karşılığında insandan bazı şeyler istemiştir. Allah’ın insandan istediği şeyler; bu verilenlerin ne kadar güzel yaratıldığını fark etmesi, bu fark ediş sonrasında şükretmesi ve Allah’ın varlığının bilincinde olarak hareket etmesidir: “İşte bu, Rabbiniz olan Allah’tır. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Her şeyin yaratıcısıdır. (Öyleyse) yalnızca O’na kulluk edin. O, her şeyin üzerinde (gözetleyen, denetleyen ve işlerini yürüten) Vekil’dir.[5]

Allah’ın her şeyin sahibi olması, onun yarattıklarına adaletsiz bir şekilde davrandığı veya davranacağı anlamına gelmemektedir. Çünkü Allah, mülk sahibi olmakla birlikte evrene; kendisinin büyüklüğüne, adaletine ve merhametine uygun kurallar koymuştur. O’nun kendisinin koyduğu kurallara ters hareket etmesi düşünülemez: “Allah’ın öteden beri uygulanan kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın![6] Allah’ın evrene koyduğu kurallardan biri şudur: “Kim iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır; kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.[7] Ayette görüldüğü üzere Allah; iyiliğe kat kat fazla bir şekilde, kötülüğe ise misliyle karşılığını verecektir.

Allah, doğru sözlüdür. Allah’ın isimlerinden biri olan Kuddüs; O’nun her türlü eksiklikten uzak ve kemal sıfatlarının (mükemmel olmak ile ilgili sıfatlarının) hepsi O’nun üzerine toplanmış demektir. Allah, Kur’an’da “Zerre ağırlığınca hayır yapan onu bulur, zerre ağırlığınca şer yapan da onu bulur” buyurmuştur.[8] Allah bu ayet ile dilediği kimseyi değil, hak eden kimseyi cezalandıracağını ifade etmektedir.

Şu da ilave edilmelidir ki Allah’ın her şeyin sahibi olması inancı, insana kendisini güvende hissettirmektedir. Çünkü bu inançla, insan, varlıkların kontrolsüz olmadığını ve başına gelen olayların bir sebep ile yaşandığını bilmiş olur.[9]


[1] Mülk, 1.
[2] Mülk, 2.
[3] Mülk, 1.
[4] En’am, 165.
[5] En’am, 102.
[6] Fetih, 23.
[7] En’am, 160.
[8] Zilzal, 7- 8.
[9] Hadid, 22.