Free Porn
xbporn

https://www.bangspankxxx.com
Ana SayfaKritik SorularAllah'ın Dilediğini Şaşırtması ve Dilediğini Doğru Yola Sevk Etmesi Ne Demektir?

Allah’ın Dilediğini Şaşırtması ve Dilediğini Doğru Yola Sevk Etmesi Ne Demektir?

İslam dinine göre Allah’ın isimlerinden[1] biri “el-Hâdî”, bir diğeri “el-Mudîl”dir. El-Hâdî, hidayet veren yani insanlara doğru yolu gösteren; El-Mudîl, dalalet veren yani yoldan çıkaran demektir. Her iki isimde de ortak olan özellik, fiilleri yaratanın Allah olduğudur. Başka bir ifadeyle hidayeti veya dalaleti talep eden insanken, bu talepleri ve bu taleplerin sonuçlarını yaratan Allah’tır.

Eğer Allah insanların iradeleriyle kendi tercihlerini yapmalarını istemeseydi insana akıl ve irade kabiliyeti de vermezdi. Allah, insana akıl ve irade kabiliyeti verdiği gibi tercih için seçenekler de sunmuştur: Hidayet ve dalalet. İnsanın hür iradesiyle yaptığı tercihe göre hem bu dünyada ki hem öbür dünyadaki hayatı şekillenecektir. Bu durum da Allah’ın adaletinin gereğidir: “Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör.”[2]

Allah’ın zikri geçen iki ismi ile ilgili Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerden bazıları şunlardır:

Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm’a açar; kimi de saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi kalbine darlık ve sıkıntı verir. Allah inanmayanları işte böyle cezalandırır.”[3]

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.”[4]

Bu ayetler bağlamından koparılıp incelendiğinde okuyucuda yarattıklarının kötülüğünü isteyen bir yaratıcı algısı oluşabilir. Ancak İslam, Kur’an-ı Kerim özelinde tamamlanmış ve kemale erdirilmiş bir dindir. Herhangi bir gazete yazısındaki bir cümle bile bağlamından koparılıp değerlendirildiği takdirde yazarın kastetmediği bir anlamda algılanabilir. Dolayısıyla Allah’ın ayetlerde demek istedikleri, ayetlerin bulunduğu sure ve Kur’an-ı Kerim’in tamamına göre değerlendirilmelidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet başka ayetler ile açıklanmaktadır. Yukarıda verilen ayetler de bu duruma birer örnek teşkil etmektedir.

Yukarıda verilen ayetlerde ana fikir, Allah’ın insanları doğru yola sevk ettiği ve yanlış yola saptırdığı şeklinde özetlenebilir. Bu ayetleri değerlendirirken okuyucuların sahip olabilecekleri yanlış kanaat şudur: Allah’ın doğru bir hayat yaşamak isteyen insanları kendi istediği için saptırdığı, kalplerini mühürlediği; yanlış bir hayat yaşamak isteyen insanları da kendi dilediği için doğru yola iletip, iyi birer insan yaptığı zannıdır. Ancak ayetler bu anlama gelebilecek herhangi bir şeyden bahsetmemektedir. Zaten Allah’ın bir diğer ismi olan “el-Hakîm” onun hikmetsiz[5] hiçbir iş yapmayacağını belirtmektedir. Allah’ın kararlarında, dilemesinde bir mantıksızlık veya tesadüf yoktur.

Ayetlerin somut olarak bahsettiği hidayete sevk edenin, kalpleri mühürleyenin, dalalette bırakanın Allah olduğudur. Bunun sebepleri yine bir başka ayette açıklanmaktadır: “Sözlerinden dönmeleri, Allah’ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve “Kalplerimiz kılıflanmıştır” demeleri sebebiyle… Dahası inkârları sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur. Pek azı müstesna artık iman etmezler.”[6] Ayette de görüldüğü üzere Allah’ın kalbini mühürlediği, yanlış yolda kalmasına izin verdiği insanların ortak özellikleri yanlış yolda kalmak için ısrar etmeleri ve bu yolun doğru olduğu yönünde ki kalıplaşmış algılarıdır. Yukarıdaki ayette Allah, kalplerini mühürlediği insanların yanlışı doğru olarak kabul ettiklerini ve bu yanlışı devam ettirmekte ısrarcı olduklarını ifade etmektedir.

Allah’ın hidayet vermesi ya da dalalette bırakması insanın tercihidir. Bu tercihi yaratan da Allah’tır. Allah, doğru olanı bulmak veya doğru yolda ilerlemek isteyen bir insana hidayeti; yanlışı benimseyip, yanlış yolda ilerlemek isteyen insana da dalaleti vermiştir.

Allah, doğruyu bulmak ve takip etmek isteyen kimselere en doğru yolu yani hidayeti nasip etmektedir; yanlış yolda ilerlemek isteyenleri ise Peygamberlerle, kitaplarla, doğruyu yaşayan örnek insanlarla ve ona yaşattığı özel sınavlarla karşılaştırmaktadır. Ancak insan bu uyaranlara rağmen yanlış olanı tercih ettiğinde bu tercihin sonuçları ile yüzleşmek durumundadır: “Ve de ki: Gerçek, rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin dileyen inkâr etsin[7]


[1] “Esmâü’l-Hüsnâ” yazısına bakınız.
[2] İnsan, 3.
[3] Enam, 125.
[4] Bakara, 7.
[5] Hikmet: Hem bilgide hem fiil ve davranışta mükemmellik ve kusursuzluk.
[6] Nisa, 155.
[7] Kehf, 29.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz